Malkoçoğlu Değil Maçoğlu… İnceden bir Komünist Aday ve Komünist Belediye Değerlendirmesi

 Malkoçoğlu Değil Maçoğlu…

İnceden bir Komünist Aday ve Komünist Belediye Değerlendirmesi


Fazla zaman ayıramadım bu yazıya ancak konunun aciliyeti ve öneminden şartlarımı zorlayarak yazıyorum, eksikler ve hatalar şimdiden affola diyerek yazıya geçiyorum.

Önce bir Karşılaştırma:

Kadıköy Belediyesi’nin 2021 yılana ait bütçesinin olduğu bir pdf dosyası buldum internette[1], öncelikle Bütçe’nin gerçekleşmiş rakamlar olmadığını bir tahmin olduğunu ve bir önceki yılın gerçekleşmiş rakamlarından matematiksel ve idari saiklerle içinde olunan yıla tahmini bir hareket noktası ve projeksiyon olduğunu belirtelim. Aynı biçimde 2022 yılı Gerçekleşmiş rakamlarının olduğu Tunceli (Dersim) Belediyesi’nin Gelir Gider Bilançosunu buldum[2] ve bunları sizin için düzgün ve özet tablolar haline getirdim. Ancak karşılaştırmalar için 2023 yılına Yeniden Değerleme oranı üzerinden hesaplanan Emlak vergisi artış oranı ile denkleştirdim. 2023 yılı hareket noktamız olacak.



Burada Kadıköy Belediyesi’nin 2023 yılı bütçe gelirleri büyüklüğü yaklaşık olarak 1.670.000.000.-TL olarak görünüyor. Aynı bütçe Tunceli (Dersim) Belediyesi için ise 142.250,00.-TL olarak görünüyor. Yani bütçe imkanları bakımından Kadıköy Belediyesinin %8,52’si. Yerleşik Nüfüs sayılarına baktığımızda ise Tüik verilerine göre Kadıköy 2022 yılı için 483.064 kişi Tunceli (Dersim) ise 84.366 kişidir. Yani Tunceli Kadıköy’ün % 17,46’sı kadardır. Bu nüfusa oranla Tunceli belediyesinin bütçesi yarı yarıya düşüktür. Kadıköy Belediyesi İstanbul’da olması, İstanbul’un başka ilçelerinden nüfus çekmesi ve ticarethanelerin bu ilçede yoğun bulunması nedeniyle Bütçe imkânlarının daha fazla bütçe gelirlerinin oldukça yüksek olması gerekirdi.  Tunceli Belediyesi’nde 2022 verilerine göre 137 kişi çalışmakta yani bir çalışan 616 kişiye hizmet vermekte iken Kadıköy Belediyesinde 2021 verilerine göre 802 kişi yani bir çalışan 602 kişiye hizmet vermektedir. İnsan kaynağı kullanmak konusunda Dersim Belediyesi Kadıköy Belediyesinden daha verimli görünüyor.



Yine de Kadıköy Belediyesinde nüfus geçişenliği açısından daha fazla çalışan olmasını beklemek elzemdir. Kadıköy Belediyesi çalışan ayrıntılarına baktığımızda icracı alanda olan memurlar yerine ofis içinde çalışan ofis memurlarının sayısının oranının fazla olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte Kadıköy Belediye’sinin doğrudan çalışan ve sosyal güvenlik primlerinin ödemesinin oranı bütçe rakamına göre %19,35 ken Tunceli (Dersim) Belediyesi’nin çalışanlarına ayırdığı bütçe rakamı toplam bütçenin %59,79’unu oluşturmaktadır. Bu bakımdan Dersim Belediyesi çalışanlarına daha fazla ödeme yapıyor ve onların etkinliklerini arttırarak daha iyi hizmet vermelerine vesile oluyor.

Belediyelerin hizmetleri sürdürebilmeleri için elzem olan mal ve hizmet alımları kalemleri bütçelerinde oldukça önemli bir yer tutar. Bu aynı zamanda halkın parasının yandaşlara aktarılmasının açılan tabela şirketleri ile Belediyenin bütçe imkanlarının belediye yöneticilerine aktarılmasında da kullanılan bir kalemdir. Bütün dolaplar bu kalemde döner diyebiliriz. Kadıköy Belediyesi Bütçesinin %57,06’sını bu kaleme harcamış ve dikkat çekici olan ise bu aktarımda hizmet alımlarının ağırlığıdır. Tunceli (Dersim) Belediyesi ise Bütçe imkânının sadece %21,23’ünü bu kaleme harcamış ve bu harcamalar içinde ağırlıklı olarak mal alımı (somut elle tutulan ve harcanan) kalemi ağırlıktadır.

İki belediyeyi gelir oluşturma açısından değerlendirecek olursak ki bu aynı zamanda belediye’nin etkinliğini gösterir. Ve aynı zamanda sokaktaki çalışanının çalışma alanını tanıdığı ve belediye sınırlarına hakim olduğunu gösterir. Kadıköy Belediyesi Ana gelir kalemleri dışında oluşturduğu gelirler bütçe imkanının % 7,77’sini oluştururken Tunceli Belediyesi için bu rakam % 11,48’dir. Tunceli belediyesi imkanları çok dar bir belediye sınırları içinde bunu başarabilmiş bu rakam Kadıköy düşünüldüğünde oldukça yüksek olmalıydı. Aynı konu harçlar için de geçerlidir. Harçların genel bütçe imkânına oranı Kadıköy için %1,37 iken Dersim için %2,29’dur. Bu Dersim Belediyesi çalışanlarının sokaklarına daha hâkim olduğunu gösteriyor.

Bir başka bir konu var. Tunceli Belediyesi oldukça borçlu bir belediye bütçesi devir aldığı için ve bütçe imkanları kısıtlı olduğu için bu değerlendirmeden belki azade bırakabiliriz ancak yine de belirtmekte fayda var. Cari transferler kalemi. Bu iki belediye için de düşük. Cari transferler belediye bütçesinden hane halkına ve dernek ve vakıflara karşılıksız yapılan yardımlardır. Bu kalem bilebilseydik eminim AKP belediyelerinde oldukça yüksek çıkardı özellikle dernek ve vakıflara. Ancak bu konuda özellikle hane halkına özellikle çocuklar kapsamında yapılan yardımların %8 civarında olması kimsenin itiraz edeceği bir durum olmamalı. Komünist Belediyecilik Bütçe gelir kalemlerini yükselterek bunu zorlayabilir. Bu kalem Kadıköy Belediyesi için %2,01, Tunceli (Dersim) Belediyesi için %1,52’dir.

Zorunlu Bir Karşılaştırma için Sonuç:

Bu karşılaştırmanın sonucu için birçok şey söylenebilir ancak yapmayacağım. Belediye bütçesi kaynak kullanımında temel ve önemli neredeyse her konuda Tunceli Belediyesi Kadıköy Belediyesinden daha etkili, işlevsel ve başarılı olmuş. Fatih Mehmet Maçoğlu’nu ve Dersim Belediyesi’ni nohut patates belediyesi diye eleştirenlere gelsin bu son çıkarım da: Kadıköy Belediyesi bütçe imkanından 1 kişi için 3.450,00.-TL harcamış ortada hiçbir şey yok; Tunceli Belediyesi 1 kişi için 1,67.-TL harcamış herkes onu konuşuyor. Komünist Belediyecilik böyledir. 1 TL ile çok şey yaparız. Şimdi Fatih Mehmet Maçoğlu’nun 1 kişi için 3.450,00.-TL harcadığını düşünün.

Maçoğlu’nun Adaylığına Eleştiriler ve Cevapları:

Temel eleştiriler aslında Halk TV’deki gazeteciler ile Maçoğlu’nun yaptığı programda belirtildi ve Maçoğlu bunlara cevap verdi.[3] Bu eleştiriler de toplumun yaptığı eleştirilerin toplamı ve tasniflenmesi şeklinde değerlendirilebilir. Buradan hareketle aşağıda belirtelim gerçi ilgilenenlerin çoğu bu eleştirileri biliyor bunları değerlendirmek için yazmakta fayda var.

Neden kendi bölgesinde tekrar aday olmuyor; ya da işçi semtlerinde ya da kazanması muhtemel başka kırsal kesimlerde aday olmuyor...

Gelişmiş şehirlerle görece daha az gelişmiş şehirlerin yönetimi farklıdır Maçoğlu bunu bilmiyor…

Maçoğlu Muhalefete Muhalefet ediyor, AKP’ye kazandırma ihtimali var…

Maçoğlu zaten Tunceli Belediyesinde de başarılı değildi…

Kazanacak Aday kapsamında Maçoğlu’nun hem Dersim’i hem de Kadıköy’ü kaybedeceği…

TKP Kadıköy’den Belediye başkanı adayı olmasına karşı idi.[4]

Birçok kişiden o programdaki gazetecilerin toplumun eleştirdiği konularda Maçoğlu’na cevap verme olanağı tanıdığını söylemiş ancak. Oradaki gazetecilerin tavırlarından ve mimiklerinden kurdukları cümlelerden hiç de öyle olmadığı kanısına vardım. Maçoğlu’nun kendine has kapsayıcı, verdiği bilgiler ile desteklenmiş akılcı ve naif bir tarzı var ancak bence oradaki gazetecileri bir miktar azarlasa iyi olurdu; sen ben değil ancak Maçoğlu’nun toplumda böyle bir meşruiyeti var. Bence bunu seçim kampanyası için de düşünmeli bizim insanımız kararında sertlikten hoşlanır. Eminim Maçoğlu bunun dilini ve dozajını ayarlayacak siyasi olgunluktadır.

İlk eleştiri için Maçoğlu’nun arkasındaki siyasi yapıların kararlarından bağımsız olarak, ki kararları da doğrudur, tartışılır ancak Maçoğlu’nun adaylığı konusunda bu kadar gürültü koparılması dikkate alındığında bu kararın doğruluğunun kanıtıdır. Bu CHP seçmenini tedirgin etmiştir. Neden Kadıköy’de sosyalist bir aday ile yarışmaktan korkuyorsunuz? Bu soruya en naifleri tabiki sosyalist aday seçime girsin ancak chp seçmeni ve halk Maçoğlu’na oy vermez diyerek; daha partizanları ise yerel seçimleri AKP’ye kazandıracaksınız diyerek itiraz ediyor. Yukarıdaki bütçe karşılaştırmasından ve tek tek bütçelere baktığımızda görülüyor ki Kadıköy’ü AKP bile CHP’den daha iyi yönetebilir. Mevcut ataleti sermaye lehine ortadan kaldırabilir ki bu ileride yeni çatışma alanları olarak ortaya çıkarak toplumu politikleştirebilir. Her koşulda çürümeden iyidir. “Aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey” ruh halinin ötesine geçmeyen CHP seçmeni içinde bulunduğumuz siyasi ve ekonomi-politik konumun müsebbibidir.

İkinci eleştiri için karşılaştırmalı bütçe değerlendirmesinde yeterince veri ortaya koyduk ki Komünist Başkan ve Komünist Belediye halka hizmet konusunda her koşulda sermayeye göbekten bağlı AKP’si CHP’si fark etmez çok daha fazla bir performansa sahiptir ve ortak akılla yönetir.

Üçüncü eleştiri için Fatih Yaşlı hiç boşluk bırakmayan bir yazı ile konuyu oldukça kapsamlı anlatmış. Aşağıya bağlantısını bırakıyorum ki okumadıysanız okuyun.[5] Ben ne Fatih Yaşlı kadar sabırlı olacağım ne Onun kadar lisanımünasibe uyacağım ne de Onun gibi biçime ve dilime hakim olacağım: Siz o eleştirdiğiniz, dalga geçtiğiniz kirasını ödeyemeyen, çocuklarını besleyemeyen, onları okula gönderemeyen ama ille de Reis diyen AKP seçmeni kadar cahil ve aptalsınız. Kendinize sunulan başkan adayını kim olduğunu, ne yaptığını, başarılı olup olmadığını dahi bilmeden hölölölö hölölö diyen diğer cahillerin peşine takılan kerizlersiniz… Bu kadarı yeterli sanırım.

Ayrıca son yerel seçim olan 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP %66, AKP %19,5, İYİ Parti %12,66 oy almış. En kötü senaryoda bile Seçim CHP ve TKP arasında geçecek çünkü İYİ Parti tasfiye oldu sayılır ve dediğim gibi Maçoğlu’nun CHP adayına göre sağcılardan oy alma potansiyeli var. %20-25 lik bir AKP oy skalasında seçimi AKP’ye kaybetmek mümkün değil zira üçüncü bir aday yok.

Dördüncü eleştiri için meyve veren ağaç taşlanır diyeceğim…

Beşinci eleştiri için Fatih Yaşlı’nın yazısı bu eleştiri için de geçerli ancak bir iki şey eklemekte fayda var. Maçoğlu’na sadece Küre’de özgün ve romantik bir kişilik gibi yaklaşanlar, bir tebessüm ile onun belediye işçileri ile birlikte yol çalışmasında kürek salladığını görenler mesele Onun arkasındaki siyasi iradelere onun taşıdığı siyasi kimliğe gelince hemen yüzlerini buruşturup bu ülke buna hazır değil pozlarına bürünüyorlar. Yaşam alanlarınıza gireceğiz ve orayı güzelleştireceğiz siz de buna alışacaksınız. Bu cümleyi inlerinize gireceğiz olarak söylemek istedim ancak siz bu siyasi olgunluğa hazır değilsiniz ve vizyonunuz ininizle sınırlı o yüzden sizi pek ürkütmek istemedim olur ya belki bize oy verirsiniz. Maçoğlu’nun sahip olduğu fikirlerin yayılması konusunda pek bir şey yapmış olmasanız da Tunceli (Dersim) Belediyesi’ni kaybetmesi konusunda halen üzülüyorsanız belki sizinle yol alınabilir. Mesela Kadıköy’de Ona oy verebilirsiniz. Bu sizin için de iyi olacak. Ayrıca orta yaş üstü sağ gelenekten gelenlerin de Maçoğlu’na karşı bir sempatisi var. Bana soracak olursanız onları sizden daha samimi buluyorum. Onların internetten nohut siparişi vermişliği kooperatif mağazalarından yöresel ürün almışlıkları var. Yani Maçoğlu’nu sizden daha çok sahiplenmiş olma ihtimalleri var… Maçoğlu Kazanacak. Kaybetse de kazanacak. Hepimiz kazanacağız. Oy verin kaybetmesin.

Altıncı eleştiri için çuvaldızı kendimize batırmanın vakti gelmiş gibi görünüyor. TKP’nin son açıklaması[6] içeriğindeki genel tespitler bakımından çok iyi ancak Maçoğlu’nun adaylığı konusundaki 12 maddesini fecaat olarak değerlendiriyorum. Ne demek bütün resmi açıklamalar yapıldıktan sonra hatta Parti Genel Sekreteri bununla ilgili açıklama yaptıktan sonra böyle bir açıklama yapmak… Parti içindeki bazı eleştirilerin bu açıklamayı etkilediği izlenimi veriyor. Parti Merkezi çevresindeki eleştirileri daha fazla değerlendirmeli ve ilerideki süreçler açısından daha fazla ciddiye almalıdır. SMF bu konuda bir emrivaki ya da zorlama yapmış olabilir. Hatta ittifak ilkelerini çiğneyerek habersiz bir biçimde bu açıklamayı da yapmış olabilir. Bunun kamuoyuna mal olmuş bir durumda hiçbir önemi olmaması gerekir. Bu tip zorlamalar yapılabilir ve yapılmakta. Buna hazırlıklı olmak önceden değerlendirmek gerekir. Bu tip zorlamalarda iç eleştiri yolları kullanılabilirdi. TKP’nin açıklaması Halk TV’deki programda gazetecilerin eline koz vermiş, süreç içinde devrimci kamuoyunda negatif bir algı yaratmıştır. Süreç kesinleştikten sonra kararın arkasında amasız fakatsız durmak siyasi olgunluk gereği daha ileri pozisyondur.

Ayrıca açıklama yerel seçim çalışması için TKP’nin hiçbir beklentisi olmadan sosyalist hareketimizin diğer parti ve yapılarının iddialı adaylarını destekleyeceğini söylemesi oldukça önemli ve ileri bir adımdır. Keşke sosyalist hareketimizin içindeki TKP algısı bu yönde genişletilebilse. Bize yakışan budur.

Konu buraya gelmişken benim için önemli bir düşünceyi aktarmakta fayda görüyorum. Birçoğumuzun sahip olduğu genel düşüncenin aksine sosyalist hareketimiz içinde ittifak siyasetini hiç doğru bulmuyorum. Çünkü beceremiyoruz. Bunu unuttuk. Hep parti ve yapı merkezlerinin genel tavrı, sokağın önceliklerinin önüne geçiyor. Sonra ayıkla pirincin taşını. Bu sosyalist hareketin genel dağınıklığının bir sonucu gibi görünüyor. Bence sosyalist hareketimizin birçok yapısını zayıfların elendiği politik hattın orman kanunlarına tabi tutmak yerinde olacaktır. Zira merkezileşme için gerekli bir terk etme stratejik olarak işimize yarar. Daha diri unsurlar ile yolumuza daha güçlü devam edebiliriz.

Merkezi ittifaklar yerine kapsamı dar konularda yerel örgütlerde ve sokakta, anlık gelişen olay ve olgularda daha esnek dayanışma ve güç birliği düşünülebilir ve sosyalist parti ve yapılar bunları işleyiş ilkelerine koyabilir. Yerel örgütlerdeki dayanışmalar ve güç birlikleri bize merkezi ittifakların nasıl olması gerektiğini öğretecektir. Ayrıca Maçoğlu meselesinde olduğu gibi, İşçi sınıfı hareketi kapsamında oluşan imkanlarda, kendiliğinden bir şekilde ortaya çıkan KYK Yurtları hareketinde, Üniversitelerdeki dayanışmalarda ve diğer meselelerde olduğu gibi hayatın ve mücadelenin akışının da bizden beklediği budur.

Not1: Bu yazı için tarafımdan özeleştiri istenebilir ancak ben yazdım ve vicdanımı rahatlattım. Dedim ya mahallenin deli çocuğuyum :))

Not2: Yazım yanlışlarını düzeltmeyi ve eklemeleri daha sonra yapacağım. Bunun için şimdiden okurdan özür diliyorum.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zorunlu Bir Kadro Eğitimi Gerekçesi İle Oya Dönüşmeyen Siyasi Etkinlik Nedir?

Esir Alınmış TKP

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Tanıtım Konuşması