Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anamız Amale Sınıfıdır Ya da İşçi Sınıfının Yaramaz Çocuklarına Karşı Ben Anamın Teliğiyim..!

Resim
Analarımızın terlikleri genelde hedefi bulmaz; çünkü hedef gözetmezler. Kitlesel bir ortalama bilinç bütünlüğü olarak işçi sınıfı (tamamı için değil fakat içlerinden sınıf bilincine erişebilmiş ya da bu bilincin etrafında dolaşan büyük bir çoğunluğu kastediyorum), sosyalist harekete genelde zarar vermek istemez. Hatta gündelik bilinçlerinde onları yaramaz çocukları olarak görür. Bakmayın siz bunlar terööree diyen aymazlara; onlar sınıf tercihi düzenden yana yapmış lümpenlerdir. Gerçek hayatta kendi yaramaz çocuklarına karşı bu yalancıktan sinir gösterisi terliği enselerine yapıştırmak olmasa da sosyalist hareketi siyasal-politik olarak yalnızlaştırmak olarak vuku bulur. Sendikasına girmez, partisine oy vermez. Eylemlerine katılmaz. Sadece yolda sokakta bildiri dağıtırken bu çocuklar haklı deyip geçer. Çünkü bir güç fetişi [i] ve düzenin medyası tarafından kuşatılmıştır. Gündelik geçim mücadelesi onun politikaya katılmasına engeldir ya da öyle düşünür. Onlara göre politika zenginin ava

Lenin’i An(la)mak..!

Resim
  Lenin’i An(la)mak..! Hepimiz Lenin’in teoriye yaptığı Emperyalizm ve Devlet ve Devrim ile de İşçi Sınıfı İktidarı (Proletarya Diktatörlüğü) katkılarını ayrıca da pratiğe yaptığı “Ne Yapmalı” ile Leninist Örgüt katkısını biliyoruz. Ya da bildiğinizi varsaymak istiyorum. Tabi ki bütün bu katkılar öyle kendiliğinden ortaya çıkmadı. Sınıflar mücadelesinin ateşinde binlerce zihnin ve kavrulmuş bedenlerin birikimli emeğinin süzülmüş bir ürünüdür bu katkılar. Ancak ben başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. Lenin Sınıflar mücadelesine bir Ölçü getirmiştir. Tamam tarihsel diyalektik yöntemi biliyoruz da Ölçü de neyin nesidir? diye soranlarınız olacaktır. Sözlük tanımından başlayalım: TDK’ya göre Ölçü: Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme; endaze, mizan. Biz buraya felsefeyi de dahil ederek niceliğin yanına nitelik kelimesini de ekleyelim. Yani Ölçü’nün sözlük anlamı diyor ki elle tutulur, gözle görülür, somut hatta koklanabilir ve

Esir Alınmış TKP

Resim
  Tarihin cilvesi diye kullanılan bir tanımlama var pek kullanmayı sevmesem de bu yazıya tam oturuyor. Tarihin içinde başarılı olmuş yöntemleri takip eder onu yeniden üretirsen hem bu yöntemi geliştirir hem de ileriye doğru bir adım atmış olursun. Ancak başarısız olanları tekrar ve tekrar takip etmeye çalışırsan da yerinde sayarsın ve tarih tekerrür eder. Bu yazıyı kişiselleştireceğim çünkü benim yaşadığım pratiğin ve içinde olduğum düşün dünyamın çok benzerini birçoğunuzun yaşadığını biliyorum. Düşünsel dünyamı anlamanız açısından yazıyorum şu sıra Aydemir Güler’in, Türkiye Sol Tarihinde Yöntem ve Tartışmalar kitabını ara ara okuyorum. Bundan çok önceleri Aydemir’in de kaynak gösterdiği bir sürü temel başvuru kitaplarını okumuştum. Ayrıca o dönemin tarihini de biliyorum. Bunun yanında başka birçok kitapla birlikte Kava Yayınlarından 1976’da çıkan SBKB(B) Merkez Komite Tutanakları’nı okuyorum (Ayaklanma öncesi 1917-1918). Linkini aşağıya [1] koyuyorum o tarihi biliyorsanız ve vaktin

Zorunlu Bir Kadro Eğitimi Gerekçesi İle Oya Dönüşmeyen Siyasi Etkinlik Nedir?

Resim
  Giriş Öncelikle konuyu bir örnek üzerinden açıklamanın herkese faydalı olması sorumluluğundan kaçamayacağım için yazı hakkında yapılacak şu dedikoduları belli nedenlerle birlikte elemine etmek zorundayım. İlki, “örgüt içi ilişkileri açık etmek” kapsamında değerlendirebileceğimiz bir karşı eleştiri getirilebilir. Ancak örneğin önemi ve anlatımının bütünlüğünden sağlanacak fayda daha ağır bastığı için bu eleştiriyi eliyorum. Örneğin önemi 5; Parti içi tüzük, disiplin ve işleyiş kuralları 2, İkinci baraj olarak “kişileri ve kurumları tahkir etmek” denebilir. Maalesef bu yazı, örnek üzerinden bir eleştiri yazısı olacağından ve teorik bir sorunun pratikteki uzantısını belirteceğinden bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Yine de dikkat etmeye çalışacağım. Örneğin Önemi 5; üslup meselesi -1. Yazıya karşı yöneltilebilecek üçüncü bir eleştiri ise partinin çizgisini onaylaman hala partinin paylaşımlarını yapmana rağmen “sen kimsin ki TKP’yi eleştiriyorsun”, “bizim oradaki planımızı ya da

Ortalama Halk Bilincine ve Ortalama Sosyalist Bilince Methiye..! Ya da Gündemden Kısa Kısa…

  1-       Başak Demirtaş’ın İBB Adaylığı ve Selahattin Demirtaş’ın Açıklaması: Dün Selahattin Demirtaş’ın Başak Demirtaş eliyle X’den yaptığı açıklamayı [1] okudum. Demirtaş, Başak Demirtaş’ın adaylığını eleştirenlere bütün ithamları iade ederek spekülasyon yapıldığını söylüyor ve sebep olarak erdemli bir 3. Yol’un önünü açmış olamaz mıyız diye soruyor. Sonra da fikirlerini maddeler halinde açıklıyor. 3. Yol’u kutuplaşmanın aşıldığı, diyalog, barış ve demokrasi imkânları olarak değerlendiriyor. Yani bunun için AKP ve CHP ile görüşülmelidir diyor. Sonra da bu adaylık yanlış anlaşıldığı için Başak Demirtaş’ın adaylıktan çekilerek başka arkadaşlar ile adaylığın devam edeceğini söylüyor. Sonuçta politik olarak bir şey söylemiyor. Bu açıklama “ortalama” insan aklını; hele ki ortalama sosyalist bilinci küçümsemektir, inkar etmektir. Yok saymaktır. Neden? Çok basit bir nedeni var. Belediyelerine AKP bloğu tarafından Kayyum atanmış, genel başkanı hapse tıkılmış, Kürt Sorununu ana gündem