İstanbul Sözleşmesi Kadınları Korur Mu?

Hemen belirtmek gerekir ki; bu uluslararası kanun koyucu anlaşmanın isminin İstanbul Sözleşmesi olmasıyla,Onu yerel ve bize özgü bir hukuk metnine indirgemek çok haksız bir görüştür. Kökeni bütün insan hakları metinlerine ilerici burjuva Devrimlerine ve Sovyetlerin faşizmi ezmesinin yarattığı iklime kadar gider. Sanki kadının birey olarak kendi ayakları üzerinde durduğu modern zamanlardaki ‘Artık Yeter Çığılığı’ gibidir.

Adının İstanbul Sözleşmesi olması Türkiye Cumhuriyeti Hariciyesinin başarılı bir işgüzarlığı ile (Ne yazık ki artık bu diplomatların suyunun suyu bile kalmadı Hariciyemizde) ile Dönemin Cahil Ahmet Davutoğlu’sunun gözünün boyaması sonucu Avrupa Konseyinin Türkiye Nezdindeki Dönem Başkanlığı’nın son icraatı olmasındandır. Nasıl da başarı -ki aslında başarı- diye yutturmuşlardır Takunyalılara J (Zira Abdullah Gül’de Cumhurbaşkanı o zaman). Yani anlatmak istediğim kısaca bu takunyalıların öyle bir metni bırakın uygulamak anlamak gibi bir dertleri ve vizyonları yok. Zira takunyalılar iş kovalama, ihale düşürme, seçimlerde oy oranını yükseltme, devlet kadrolarını Ergenekon Balyozu ile ele geçirme, Anayasayı ve Yargıyı ele geçirme süreçleri ile meşgullerken bu anlaşma yaldızlı bir başarı gibi bunlara yedirilmiş.

Kasım 2012 Anlaşma Mecliste onaylandığında bile ayıkmamış siyasal islamcılar. Ta ki Mart 2016 da İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını denetlemek, işbirliği ve dökümantosyan çalışmalarını yapmak için kurulan GREVIO adlı kurumu Türkiye’ye hazırladığı ve 2017 Ocak ayında ilettiği anket formu ve sözleşmeye uyulup uyulmadığını denetlemek için incelemeye başladıklarında ayıkmış bunlar. Bizim takunyalılar Mart 2012’de AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN’u çıkarmakla sorumluluklarından kurtulduklarını sana dursunlar. Kadın Örgütleri çalışmalarını yapmış kamu oyunu oluşturmuş ve tarikatların kulaklarına karsuyunu kaçırmışlar. Bir de üzerine GREVIO devletin yaptığı anketi yeterli bulmayıp Kadın Sivil Toplum örgütlerinin Gölge Raporunu da (Ki sözleşmede o da var. Kadın sivil toplum örgütlerini de sürece dahil ediyor) değerlendirmeye almak istemez mi? Fatma Şahin’in bu konudaki çalışmalarının Aralık 2013’de Gaziantep Belediyesine sürülmesinde payı olduğunu düşünmüyor değilim.  GREVIO (Ki başında Prof. Dr. Feride Acar var) Türkiye Raporunu 15 Ekim 2018’de açıklıyor. Kısaca birkaç göstermelik mevzuat değişikliği, kadem ve emniyette bir birim ve bilgisayar uygulamasından başka hiçbir şey yapılmamış diyor. Toplumsal yapıda, medyada, kamu da ve toplum içinde yapılması gereken değişiklikleri önlemleri sıralıyor. Ve vay efendim bizim aile yapımızı bozuyor diyen bozguncular başlıyor borozanlarını öttürmeye… Savları da İstanbul Sözleşmesini onaylamayan Bulgaristan Macaristan Çek Cumhuriyeti Ukrayna gibi ülkelerin sağ muhafazakar popülist politikacılarıyla aynı… Yani savları da kendi özgün savları değil ithal J)

Yav ne kadar uzattım.

Kısaca İstanbul Sözleşmesi aşağıdaki amaçlarından başka bir amaç edinmiyor. Ek olarak bir hukkuk metni olarak çerçeve çiziyor. Şöyle uygulayacaksınız, şunu yapacaksınız, bunlar denetleyecek, yaptıklarınızı şöyle raporlayacaksınız, gelişimi böyle ölçeceksiniz, bunu da her koşulda şartsız şurtsuz acil ve işlevli bir sonuca ulaşmak için her koşulda yapacaksınız diyor.

Amaçlar şunlar: Hiç de aile birliğini bozmak eşcinselliği arttırmak gibi bir derdi yok. Aksine Kadın eşit ve şiddetten uzak olursa mutlu aile olur diyor ve sağlıklı bireyler yetişir diyor.

1             Bu sözleşmenin maksatları şunlardır:

a-      kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;

b-      kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;

c-       kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;

d-      kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;

e-      Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.

2             Tarafların söz konusu Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu Sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.

Metnin özü budur.

Şimdi esas meseleye gelelim:  

1-      Kadının ekonomik bağımsızlığı olmadan eşit bir birey konumuna gelmesi hayaldir.

2-      Ekonomik bağımsızlığı olan kadın geleneksel toplumda erkeğin öfkesini üzerine çeker.

3-      Toplumsal ahlak ve etik kurallarını değiştirmeden ekonomik bağımsızlığı olan kadını erkeğin şiddetinden asayiş önlemleri ile kurtamazsın, bu çözüm ancak tek tek belli olaylarda mümkün olur.

4-      Toplumsal ahlak ve etik değerleri hızlı ve geri dönülmez biçimde değiştirmek Zora Dayalı Toplumsal Dönüşümlere bağlıdır. Bunun adı da Devrimdir.

Şimdi bir esas mesele daha…

Kadının evinin dışında ekonomik bir aktör olarak piyasada olması kapitalizm için bir talep yaratır iyidir. Tekelci burjuva bunu ister.

Kadının evinin dışında olması üretmesi ve işçi sınıfına dahil olması toplumdaki başka eşitsizlikleri görmesi açısından iyidir. Onu içinde bulunduğu ataerkil koşullardan kurtarır modern toplumun çelişkileriyle yüzleştirir. Sosyalistler bunu ister.

Örümcek kafalı siyasal islamcılar bunu istemez. Çünkü bütün ayrıcalıkları ve keyifli ortamları bozulur ellerinde bir bok kalmaz. Doğal olarak bunu istemezler.

Kıssadan hisse de İstanbul Sözleşmesi uygulansa kadınları korur. Ama kim nasıl uygulayacak sorusu önem kazanıyor. Gelişmiş bir kapitalist ve demokrat bir ülkede bile kadınları koruyan kanunlar ne kadar uygulanıyor? Bu soru havada asılı kalır
kadının tam ve kesin kurtuluşu Eşitlikçi ve Ortak Paylaşımcı bir Toplumsal Dönüşümle Yani Devrimle olur.

Benden bu kadar.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zorunlu Bir Kadro Eğitimi Gerekçesi İle Oya Dönüşmeyen Siyasi Etkinlik Nedir?

Esir Alınmış TKP

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Tanıtım Konuşması