İlk Adım....
11.09.2047
Sağ bacağının kendinden bağımsız bir biçimde hareket ettiğini fark etti. Gergin değildi, canı da sıkılmıyordu. Bu sefer sabırsızdı. Eskiden kabul edilen maddenin üç hali gibi sağ bacağının da üç hali vardı. Her zaman randevularına bir iki dakika geç gelirdi. Bu sefer bir şekilde erken gitti. Bugün bütün her şey kendi kontrolünün dışındaymış gibiydi. Böyle zamanlarda kendini hayatın akışına bırakırdı. Akışı değiştirmek için direnmezdi. O şimdilik kendi zamanın akışına itkiyi yapmıştı; ilk adımı atmıştı; gerisi kendiliğinden gelecekti. Bütün olacaklara kendini hazır, bütün yönlendirmelere karşı güçlü, bütün çatışmalardan sağlam çıkacağını hissediyordu. Elinden geleni yaptığını düşündüğünde kendini soyut bir tanrı kadar güçlü hissederdi. Kendini hiçbir zaman özel biri olarak görmediği için bütün sorumluluklardan azade hissederdi. Tek sorun ona özel olduğunu söyleyen iç sesiydi. Bu sesle hep mücadele etti. Bu sesi annesine bağlardı hep. 11-12 yaşlarında koca bir eşek sıpası olmasına rağmen arada kucağına oturtup onu severdi bu sevmelerin ona hep boş bir özgüven aşıladığını düşünürdü. Sadece çok zaman kaybettiğini düşünüyordu. İnsanın acelesi olması gerekliydi. Bu düşünce son günlerde kafasında dolanıp duruyordu.
Ensesindeki
ürpermeyle üzerine takılı kalmış bir çift parlak gözü fark etti. Bir anda
kendini iç seslerinden kurtaran bu güzel gözlere minnettar bir biçimde baktı ve
hınzır bir göz kırpmayla karşılık verdi. Orta yaşlarının güzelliğinde olan
karşı masadaki kadın hafif makyajıyla gayet çekici görünüyordu. Uzun zamandır
kalbini ısıtan bir kadın olmamıştı. Gerçi yatağını ısıtan bir kadın da
olmamıştı. Gerçi yatağı da olmamıştı. Ayrıldığı eşi kadınlar konusunda
bilincini oldukça yıpratmıştı. Ancak sahip olduğu küçük kızı kadınlara düşmanca
yaklaşmasına engeldi. Her halükarda kadınları severdi. Ama uzun zamandır
onlardan kendini korumaya almıştı. Sadece Kadın fikrini seviyordu Kadının
kendisini değil. Hayatın akışında onları erkeklerle birleştirerek hiçleştirdi
ve sevgisini kızına yönlendirdi. Böylece bu mesele de hallolmuş oldu. Yine de
yatağı boş kalmasa fena olmazdı. Bunu da çok önemsemedi ve zamana bırakacaktı.
Zaten hiç vakti olmayacaktı. Kim bilir sevmediği ve boş bulduğu ancak hayatını
kazanmak için yapmak zorunda olduğu mesleğinin yanında içine girdiği bu
değişiklik başına ne çoraplar örecekti.
İşte yine oldu,
içindeki dinamikler bir şekilde kendini meselenin özüne getirdi. Bu yanını
seviyordu. Kendi bilinci dışında, altta, onu koruyan seven ve gizlice
yönlendiren bir bilinci vardı. Onun altta olması da fena değildi. Kirli
işlerini bu bilinç yapıyordu ve bundan memnundu. Hemen ortalığı öylesine tasvir
eden ve gözleyen dış bilincini yardıma çağırdı. Bir iki dakika sonra
randevulaştığı genç gelecekti, Muhtemelen o da randevudan birkaç dakika önce
gelecekti. Eğer öyle olursa işler yolunda demekti. Bu onun için illegal randevular
konusunda çok çok uzun zaman önceden edindiği alışkanlıktı. Bu konuda eskiler
onu iyi eğitmişlerdi.
Günümüzde bu
tip alışkanlıklar sadece romanlarda kaldı. Cep telefonlu nostaljik zamanları
hatırlıyordu. Şimdi bir retina aparatıyla entegre bir iç kulak aparatı ve
ikisini kontrol eden boyundaki mikro bir yapay zeka çipi ile sürekli SİSTEM’e
online kalıyordun. Bu yapay zeka çipinin yeni versiyonunun insan düşüncelerini
kontrol ettiği ve onu yönlendirdiği dedikoduları çıkmasıyla birlikte insanlar
onları çıkarmaya başlamıştı ve bu durum burjuva dünyanın demokrasi yalanından kurtulmak
isteyen bizim gibi eski kafalı komünistlere yeni bir imkan açmıştı. Bu tip
randevuları artık başka bir ileri teknoloji kullanmadan gizleyebiliyorduk.
Dolasıyla damarlarımıza ağır metal yüklü bir sıvı zerk etmekten kurtularak bir
araya gelebiliyorduk. Tabi ki bu ayrıcalığı kaypak sosyal demokrasimize
borçluyduk ve bu durumu ajite etmek için elimizden geleni yapmıştık. Dolasıyla
yüz yüze ilişkileri seven bizim gibi gerçek insanlar, her zaman istediğin
kişiyle sanki karşındaymış gibi konuşma yapaylığından kurtulmuştu. Kim bilir
özel konuşmalarımızı hangi kararları almamız için hangi yapay zeka
algoritmalarında kullanıyorlardı. Bizler o yapay zeka çipinin ilk
versiyonlarını kullandığımız için toplumca hem esrarengiz bulunuyor hem de SİSTEM’den
bir şekilde korunuyorduk. Son zamanlarda bu yapay zeka çipinin yeni versiyonun
zorunlu olarak kullanılmasını gerektiren yasal düzenlemeler yapılacağı
dedikoduları dolaşıyordu. Buna en çok karşı olan din özgürlükçüleriydi 50 yıl
önceki dindarlar ve ateistler arasındaki savaşlardan sonra din
özgürlükçülerinin en ilerici talepleri buydu ve bizim gibi sosyal demokrat
olmayan komünistler bu konuda insan cinsinin tarihinde belki de ilk defa
gerekçelerimiz farklı olsa da onlarla aynı saflardaydık. Bunu nedense çok komik
buluyordum.
Evet uzaktan
yürüyerek gelen turuncu renkli bir mont giymiş uzun boylu genç bir insanı zar
zor seçebiliyordum. Çoook eski zamanlar gibiydi kendimi tarihsel bir dizi
içindeki oyuncu gibi hissediyordum. Heyecan verici bir durum. Normalde İki
insan ilk bir araya geleceklerinde daha önce SİSTEM vasıtasıyla iletişim
kurduklarından birbirlerini bütün ayrıntılarına kadar tanırlardı ancak anonim
olmayı seven ya da bizim gibi illegal işlerde olan insanlar çoook eski bir
teknolojiyi kullanıyordu. İçinde bulunduğumuz birkaç yıl içinde bu tip iletişim
moda olmuştu ve SİSTEM eski adıyla bilgisayar olan bu iletişim biçimini takip
edemiyordu. Bu iletişim biçimini tekrar moda haline getiren Şirket ilk 100
şirket arasına girmişti. Eski cep telefonları biçiminde bir bilgisayar
vasıtasıyla iletişim hatları bütün yeryüzü yani toprak olan bir cihazla her
yerden özgürce, bedava ve SİSTEM dışında iletişim kurabiliyordun. Tabi hologram
oluşturamama gibi kısıtlılıkları vardı ama bu kısıtlılıklar da onu moda yapan
tarafıydı.
Turuncu montlu
genç uzun bacaklarına rağmen ağır ağır yürüyordu. Evet erken gelmişti ancak ağır
yürümesi hoşuna gitmemişti. Biraz daha gözledikten sonra gencin etrafını
süzdüğü ve analiz ettiğini fark etti. Bu iyiydi. Muhtemelen eski moda
retinasıyla çevredeki diğer insanları tarıyordu. Yakında SİSTEM yeni moda
sürümü bize dayatmak için bu tarama özelliğini retinadan kaldıracaktı. İlk
olarak eski moda yapay zeka çipi olan bireylerin yeni çipe sahip insanlarca
yapılan taramalarda retinada sadece kendi resimleri ve kimlikleriyle ilgili
bilgilerin boş olmasını sağlamıştı. Retina bizi kimliksizleştirmişti yani; bu
güzel bir şeydi.
Gencin randevu
konusundaki disiplini hoşuna gitmişti. Bu tip beşeri münasebet kurallarının
artık geçerli olmamasına rağmen bu konuda bir disipline sahip olmak hoş bir
şeydi. Bir prensip, disiplin ve karşıdakine olan saygıydı. Bir de gerekçeleri
çok sağlam güvenlik meselesi.
Kadın göz
kırpmasından sonra kedi içine bir süre kapanmasına rağmen hala ona bakıyordu.
Sanırım hüsnü cemalinden değil kadının kendi retina taramasında kimlik
bilgilerinin boş olmasından dolayı olduğunu düşündü. Ancak gözüne kestirdiği
birkaç kişinin kendi işleriyle meşgul olduklarını doğruladı. Birazdan ortalık
karışacaktı.
Daha önce Tesla’dan
iletişim kurduğu bir kaç genç ile Tesla bilgisayarıyla SİSTEM dışından buluşma
ayarlamaya çalışmıştı. Bir tanesi bir başka yetkili olan yoldaşının ıp kodunu
verip onunla beni görüştürmüş ve görüştüğümüz yoldaşı konunun üzerinde durmayıp
mesafe uzaklığından bahane ile bir türlü buluşma ayarlayamamıştı. Diğerleri paylaşımlarımı
okumasına ve az çok benim hakkımda fikri olmasına rağmen onlarca sayfa temel
düzeyde kendi örgüt dökümanlarının linkini atıp okuyup tartışmalarını önerdi.
Başka biri randevu ayarlayıp buluşmaya başka birini göndermişti. Gönderdiği
yoldaşı benim yaşlarıma yakın oldukça ön yargılı biriydi ve bir türlü
yıldızımız barışmadı. Bir diğeri iletişimlerimizde oldukça uzun bir zaman
geçirmemize rağmen beni kendi kurumlarından birine çağırdı ve orada oldukça
hareketli bir ortamda doğru düzgün konuşamadan doğrudan SİSTEM karşıtı olmayan
bir eyleme gittik ve profillerimizi emniyete vermekle kalmayıp gözaltına
alınmaktan son anda kurtulduk.
Bu genç biraz
farklıydı. Daha önce hiç iletişim kurmamalarına rağmen onu takip ettiği belliydi
güncel bir konuda yazdığı bir anlatıyı referans vererek onunla onu örgütlemek
için buluşmak istedi. Hemen kabul etti. Ve şimdi 10-20 metre ötede buluşma
zamanından birkaç dakika önce karşısındaydı. Hemen ayağa kalkıp karşısında
20-25 yaşlarında görünen bu gence saygısını göstererek başıyla selamladı. Aynı
anda masaya oturarak birkaç dakika bakıştılar. Bu bir zorumluluktu. SİSTEM’in
bütün yapay zeka algoritmaları bu buluşmayı izleyip kaydediyordu. Son bir
senedir damara zerk edilen takip bozucu ağır metal dolu serumu hiçbir komünist
kullanmıyordu. Hem fark edilmesi erken oluyor, fazla zaman bırakmıyordu hem de
kullanılması yasal olmadığından yakalandığında doğrudan kapatılmaya
gönderiliyordun. Toplumdaki bütün ayrıcalıkların kısıtlanıyordu. Ve
fişleniyordun. Genç birazdan cebindeki Komünistlerin TESLA teknolojisinden
esinlenerek yaptıkları küçük cihazı çalıştıracak bu onlara 30 dakikalık bir
zaman kazandıracaktı. Ve hemen bulundukları cafe’yi terk etmek zorundaydılar.
Cafe’dekiler birer ikişer cafe’yi boşaltacak ve Muhtemelen göz kırptığı Kadının
gözleri önümüzdeki 20 dakika sonra korkudan dışarı pörtlüyecek ve koşarak
dışarı kaçacaktı. Genç Yoldaş motunun cebinden güneş gözlüğü çıkartarak gözüne
taktı ve yakasındaki bir düğmeye basarak kıyafetlerinin rengini değiştirdi. Sonra
TESLA makinasının düğmesine bastığı kulağındaki hafif bir ıslık sesiyle fark
edildi. Bu makine yerin elektiriksel alanını kullanarak atmosferin taşıdığı
iyonları bloke ediyor ve onları SİSTEM dışına çıkarıyordu. Böylelikle ne takip
edilebiliyor ne de bir veri transferi oluyordu. Tek sıkıntısı 5 metrelik bir
yarıçapta bütün aletleri geçici olarak karıştırmasıydı. SİSTEM algoritması bu
geçici süreyi olağan bir durum olarak algılıyor ancak hiçbir veri transferi
olmaması nedeniyle 30 dakika sonra fark edebiliyordu. Bu makine ile yakalanmak
ciddi bir riskdi ve anında orada hayatınıza son verilebiliyordu.
İlk sözü Genç
Yoldaş aldı.
Merhaba bana
Ali diyebilirsiniz. Benim görevim mesajcı olmak ve bu tip iletişimleri
gerçekleştirmek. Sizi tanıyoruz. Ne kadar ağdalı ve algoritmalardan
gizlenebilecek bir dil kullansanız da sandığınızın aksine sizi SİSTEM de
tanımladı. Tesla’da gerçekleştirdiğiniz paylaşımlarınız, mesajlarınız ve
anlatılarınızı kendi ürettiğimiz algoritmamızda değerlendirdik. Bu algoritma
ileride örgütümüzde kilit bir rolünüz olacağını büyük bir oranla gösteriyor.
Biz küçük ama etkili bir örgütüz. Siz sormadan söyleyeyim temel konularda
sizinle aynı düşünüyoruz. Bazı farklılıklar bizim için önemli değil. Bu tip
konuları örgüt disiplinimiz ve örgüt içi demokrasimizle aşıyoruz. Şimdilik
sizinle alt düzeyde bir iletişim gerçekleştireceğiz. Bu dosyadaki yazıları ve
yönergeleri okuyun. Kabul ediyorsanız bizimle yine iletişime geçin bundan
sonraki randevumuzda kabul ederseniz size bazı görevler vereceğiz.
Gelişen
süreçten ve bu açıklıktan çok etkilenmişti. Ne diyeceğini bütün ayrıntısına
kadar düşünmüş olmasına rağmen hepsi uçup gitmişti. Önceden bilgi ve deneyim
aktarımı daha olgun yoldaşlardan gençlere doğru olurdu. İşlerin tersine
döndüğünü düşündü. Doğrudan konuya girmek ve SİSTEM tarafından tanımlandığını
öğrenmek onu çok etkileyip bütün zihnini darmadağın etmişti. Şimdi ne olacaktı.
Boyun eğerek küçük dosyayı masada kendine doğru kaydırdı. Hem bu çağda A4
kağıda yazılmış yazılar da neydi ki? Ayrıca bu kendisini değerlendirdikleri
algoritma da neyin nesiydi? Komünistler de yapay zeka mı kullanmaya başlamıştı.
Kendine güvensiz bir edayla konuşmaya çalıştı.
Açıkçası ne
söyleyeceğimi bilemiyorum. Bu görüşme hiç de tahmin ettiğim gibi geçmiyor.
Genç Yoldaşın
ağzında kendine güvenli bir gülücük belirdi. Ve
Bunun tam da
sizin istediğiniz gibi bir buluşma olduğunu biliyoruz. Ve düşüncenizin temel
Marksit-Leninist-Maoist kuram üzerinde tartışmak olmadığını biliyoruz.
Amerikayı yeniden keşfetmek gibi bir niyetimiz yok. Bizim için önemli olanlar
tıpkı sizin düşündüğünüz gibi hedefler, araçlar, sayılar, silahlar ve donanım.
Adım adım gideceğiz. Acelemiz var ancak zamanımız çok. Biz biyolojik diyalektik
bir makine yaratıyoruz ve bunun her şeyi değiştireceğini biliyoruz. İyi çalışıp
ödevimizi yerine getirirsek belki Ustaların yanına bir isim daha
ekleyebiliceğimizin farkındayız.
İlk adımı
attığını düşündü. Vaktin kısıtlı olduğunu biliyordu küçük dosyayı Genç Yoldaşa
doğru masanın üzerinden hafifçe itti. Bunu yolda konuşuruz bir dahaki görüşmeyi
konuşmayı tercih ederim diyerek Genç Yoldaşın yüzüne dik dik baktı. Güneş
gözlüğünden gözlerini göremiyordu.
Peki öyleyse
dedi Ali Yoldaş. Şimdi şöyle olacak bu taktığım gözlük basit bir güneş gözlüğü
değil; bir röntgen cihazı. Sağ karşıdaki kadın silah taşıyor ve kalp atışları
yükseldi; birazdan bize ateş edebilir. Arkandaki masadaki yoldaşımız bizim
buradaki bütün izlerimizi siliyor. Hemen yan masadaki yoldaş kadını öldürmek
için tetikte bekliyor. Bu cafe bizim örgütümüzün bir kurumu. Bardaki kadın yoldaş
bizi öldürmek için ateş edecek kadının yerine geçecek. Böyle bir fırsatı uzun
zamandır bekliyorduk; vesile oldunuz. Anlayacağınız örgütümüze Hoş Geldiniz
Yoldaş…
Bütün
sözcükler dudaklarından dökülmeden dondu kaldı. Dehşete kapılmıştı. Bundan
sonraki bütün görüntüler ağır çekimdeymiş gibi gerçekleşti. Kadın onlara tam
silah doğrulttuğunda yan masadaki Yoldaş Kadını vurdu.
Ve kendini
kafasında bir milyon düşünce ile aracına doğru yürürken buldu.
Bir sonraki randevunun
zamanını bekleyecekti…
Yorumlar